Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce

Olimpiyatların rüya gibi açılışını izlerken kendi kendime sordum; “olimpiyatlar mı daha zevkli yoksa festivaller mi?”

Aslında bu bir bakıma sporcu ile sanatçıyı da karşı karşıya getiren bir soru.

Gerçek şu ki ikisi de zor ve meşakkatli.

Sadece seyirci olmak için bile yüksek meblağlar ödendiğine göre, sporun ve sanatın

sadece maddi değil  manevi boyutu olduğunu herkes kabul eder.

Bu zorluğun üstünde  zevki olduğu kesin, kazanımları ise hayli fazla.

Aksi olsa bu kadar kişi  her şeyden önce zamanını ve gönlünü bu işe  verir miydi?

Günlerdir arama motoru Google ‘nun açılış sayfasına olimpiyatlarla ilgili çeşitli logolar kullanırken,

bugüne dek herhangi bir  festival logosu Google’ın Doodle’ı olmaması dikkatimi çekti.

Dolayısıyla her ne kadar farklı kulvarlar olsa da ; bunun nedenini araştırmak ve aralarında ortak özellikleri de bulmak adına; kendimce küçük bir karşılaştırma yaptım.

Buna peki ala gözlem de denilebilir.Taraf olduğum için tercih hakkımı sona saklıyorum elbette.. -Devamı »

Kurak bir gün sonrası serin gecenin ez cümlesiyim,

sözlerim kayıp…

bir şarkı sözü var aklımda ,içimden söylüyorum melodisine uyup…

inanamıyorum resmen bu ekolali durumu….

Tanrım bu iğrenç şarkıyı zihnimden sil…

Hayal dünyasının zavallı çocuğu Pepe zihnimde anlamsız bir şekilde tekrar ve ağır çekimle de

ağlıyor. Hem de “Pepe Pepe çok ağlıyor…”

Yaşamın hızlı akışına mola vermek istediğim ilk anda “Pepe Pepe çok ağlıyor…”  sözü dilime dolanıyor.

Bu kadar sinir bozucu sözleri üstelik ritmiyle birlikle zihnim acaba niçin tekrar edip duruyor?

-Devamı »

KAYRA

geceyi ihsan eyledin kayra , kırmızı güneş…

geceyi seninle kapatmak ne güzel…

kapalı tut gözlerini ve hisset kayra ölüm öpücüğünü…

kızıl tufanda kavruldum ki ,

cennetten kovulma pahasına…

çünkü zehirin yavaş yavaş aktı içime…

o zehir ki yandı içimde

ışıklar sandım güneş deydi düşüme…

kayra sen gel son günüme…

kanım gibi ak damlaların iz bıraksın…

tel tel saçak saçak dağılsın…

ama kazınsın ismin mürekkep gibi gönlüme…

ve hep kayırsın seni kayra…

halkaların büyüyor içimde…

kinyas’ın nerede?… -Devamı »

İnsanların araba seçimlerindeki tercih nedenlerini oldum olası merak etmişimdir.

Araba seçimi bir karakteristik özellik mi , yoksa sıradan bir seçim mi öncelikle bunu anlamak gerekir.

Belki de zannedilenin aksine araba seçiminde başat unsur  ekonomik veya ergonomik nedenler değildir.

Hannah Arendt  ” bugün evrensel açıdan kabul edildiği üzere insanları bir yerden diğer bir yere taşımak için değil, onlara istihdam sağlamak için araba üretiyoruz ” diyor. Sizce söylediklerinde haklılık payı yok mu?

İşin doğrusu artık o kadar çok araba ve araba modeli var ki, park yeri üzerine saatlerce konuşabilir, yazı yazılabilirse eğer bu bir başyapıt olur eminim.

Eskiden arabalar hakkında bir şekilde oluşmuş genel kanılarımız vardı.

Örneğin Mercedes arabaya binmek bir zenginlik göstergesiyken, aynı zamanda orta yaşlı insan profilinin de tercih nedeni idi. -Devamı »

son zamanlarda reklamlara nur yağmış gibi eski şarkıların yeni versiyonlarını dinliyoruz.

sözüm ona dikkat çekmek için seçilen bu şarkılar çoğunlukla tanıtılmak istenen ürüne hirpani bir hava

vermekten öte gitmiyor…

Turcell “uykusuz her gece”yi

Sütiş  “Ya evde yoksan”ı

Tutku ” Akışlarla yaşıyorum”u

Doritos “Ben kalender meşrebim”i

Yapıkredi Bankası “sırtındaki sepetin ben olayım hammali”yi

Tamek “bandıra bandıra ye beni”yi

Vodafone “tarlaya ektim soğan”ı

gibi daha önce duyulmuş herkes tarafından bilinen şarkılarla,türkülerle boy gösteriyorlar. -Devamı »