Edebiyat sanat değil ; savunma mekanizmasıdır aslında…
Aksi olsa, bazı savunma mekanizmalarının edebiyatta karşılığı söz sanatı olur muydu hiç ?
Peki ama nasıl oluyor da, edebiyattaki bazı söz sanatları psikolojide savunma mekanizmaları olarak karşımıza çıkabiliyor?
Bu inter disipliner bir durum mu ? bilinç akış yöntem sonucu mu , yoksa bu bir semptom mu ?
Ayırt etmek gerçekten zor…
işte söz sanatları ile savunma yöntemleri arasındaki benzerliklere birkaç örnek :
Öyleyse, yazarlık bilinçli bir hastalıktır diyebiliriz.
Bu durumda, ” sanat sanat için..” veya “sanat toplum için…” deği l; sadece ve sadece kendini savunma için…
YAZAN : Hülya Yalım
ZAMAN MEKAN : (Bu yazı aslında yazı yazmaya zorunlu olarak ara verilen tam dokuz ay sonra tekrar yazı yazmaya karar verilen ilk yazıdır. Söz sanatlarının aslında arıza durumlarına dair düşünürken, savunma mekanizmalarıyla olan benzerlikleri fark edildi. Psikoloji ve edebiyat üzerine çift ana dal yapan Buşra Yalım’a bu yazıdan söz edildiğinde, önce tedirginlik temkinlilik hakim olsa da sözlere, sonra bu iki dalı birbirine karıştırmaktan çekindiğini tepkisel olarak gösteren Buşra aslında iki dal arasındaki geçişleri her gün yaşadığını itiraf etmiştir.
Bu yazıyı yazılırken bitter çikolata yendi, sade nescafe içildi,Babazula dinlendi )
Yorumun ne olacak?