Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce

Benim Athenalığım Aphoroditeliğimden önce gelir. Hayatın rutinliğine karşı vazgeçtim tanrılığımdan. Bir gece gizlice ay altı aleme inmek istedim. İzinsiz inemezsin dediler. Tanrı?ma insan olmak istediğimi dilekçemde belirttim.
Doğuverdim bir kemikten Havva dediler adıma yani ilk ana. İnsanlığa kabul edildim ?ve Tanrı beni yarattı.? Tanrının önce onları yaratmasına şaşmamalı her sanatkar sanat eserini yaratmadan kaba taslağını çizer çünkü. Asli günahı işletip kışkırtan, çıplaklıkla cezalandırılan Havvayım ben. Binlerce doğum arasında bir doğum yaptım da der oldu millete babası kimden? Öylesine kirlenmişti ki herkes ve güneş göstermişti bunu ilk kez. Söz olup sonra ete kemiğe bürünen oğlum konuşunca ancak alabildim rahatça nefes. Adımı sorarsanız Meryem?im ben. Oğlum gibi gittiğim yere göre değişir resmim. Bazen sarışın, bazen de zenciyim. Her ne kadar günahkar dense de bana benim için önemli olan insan. İsa?nın linç edilmekten kurtardığı ben Maria Magdelena.
Siz bakmayın Antik çağdaki filozofa ebe dendiğine esas ebe benim. Ksantipi derler Yunanda bana. Her başarılı filozofun kim var sanıyorsunuz arkasında? Mısırda Kleopatra oldum. Aslında savaş bahane güzelliğim nam salınca Roma?ya ortalık yıkılmadı, yakıldı. Hürrem Sultan olduğum Osmanlıda. Tefrika, entrika bir arada. Bir başkasıyla oğlumu paylaşamadığımdan alternatifler sundum ona. Gül gibi geçindik. Sadabat?da. Ayrıca burada bekleme salonum haremdir. Hamamlarım kuru kalabalığı çağrıştırsa da şimdilerde meşhurdur o dönemde. Hollanda da basit bir dansözken ajanlığa zorlanan Matahariyim ben. Beyaz giyinirken sürekli, suratım maskeli ellerim siyah eldivenli bir Alman efsaneyim ben.
Tarihi yazdığım da oldu fakat daha çok yazdırdım galiba. Dağları deldirdim, çölleri aştırdım, bazen elimde değneğim cadı oldum, bazen de melek dediler bana. Şeytana zaman zaman benzetilmem sırf bundan.
Sesim dünyadaki seslerden ilk üçe girer (her ne kadar bir futbol maçını sunmaya yetmese de). Altıncı hissim çok güçlü bu hisler doğamda olduğundan bana medyum diyen de var. Budum, dillere destan bir yemek, göbek ve dudağım tatlılarda en güzel renk. Tuzluğu ve düğmesi gibi garip bitkilerim olsa da sevilince gül kızılınca kaktüs. Benim o her dem çiçek.
Antropologlara sorarsanız, iş bölümündeki yerim toplumun sınıflara bölünmesinden önce gelir. Eskiden saçı uzun aklı kısa şimdi cinsel obje, popüler nesne artık kalender meşrep. Beni güzel yapan Tanrı, sevimli yapan sevtapsa ne olacak halim peki ikisi de bende mevcutsa?
Aristophanes, meclisimi komik de olsa kurdu. Moliere, mektebimi büyük bir törenle açtı. Cüceleri mektebe yollayıp kurbağa yolu gözleyen ben Pamuk Prensesim. Kül kedisi oldum da cam pabuçla dans ettim, Saat 12?yi vurunca kabak başıma, bir başıma.
İdil Biret oldum piyanoyla taşıdım ismimi. Suna Kan olurken kemanla fethettim gönülleri. Şefika Kutluer?ken fülütle sizi başka alemlere götürüp geri getirmedi belki. Bu haberleri yazan Zeynep Oral benim tabi gazeteci. Edith Piaf oldum şansonlarla ortalığı dağıttım. Hiç dinmez heyecanım, oyun başlamadan sona ermez kulisteki telaşım. Ben Afife Jale, Yıldız Kenter?im.
Edebiyatta sözü yazıya çeviren Halide (Edip Adıvar) sinemada ayakkabısından şampanya içilen hani var ya Cahide (Sonku) o benim. Leyla Gencer oldum dillere pelesenk oldu arilarım. Betül Çotuksöken oldum felsefede potansiyel kuşkulu fakat tam aydın.
Bazı yerlere çıkmak için merdiven yerine sırtları kullandığım doğru. Ama gençlikte sevgili olduğum, orta yaşlılıkta arkadaş, ihtiyarlıkta hasta bakıcı olduğum hiç söylenmiyor. Hoşuma gidecek sözleri söyleyenlerin, hoşuna gidecek şeyleri hiç düşünmeden yaptım. Yani ?söyleme karşı eylem? haksızlık değil mi bu?
Ezildim, itildim, horlandım savaş meydanlarında kağnılar taşıdım ama yine de Paşanın başının üstüne konmamı istediği bütün alemi mevcudiyetini (varlığını) benden aldığını iddia ettiği Mevhibeyim ben. Cumhuriyet balolarında Atam ile gururla dans eden Latife oldum bazen. Dertleri uçuran benim Sabiha Gökçen.
Beni kafese koyarsanız daha çok öterim. Ruhum düş gibi süzülüp girmek bir sanatsa da çıkmak da başlı başına bir baş yapıt. Bir tarafı mutlu bir tarafı hüzün resmimi gördüğünüzde adım Mona lisa. Masalda peri, cennette huri, mağarada Şahmeran, denizde Eftelya. Kendi kendime barışık olmadığım da d Elektra dediler bana. Disiplinli kuralcı ve takıntılı olduğum için acıma duygusundan yoksun sanıyorlar, oysa onlar değil mi beni duygusal bulan? Kendimi idol olarak görünce hayranlık uyandırmak için süslendim. Evet itiraf ediyorum galiba biraz narsistim. Düşmanı vatanımdan kovmak için kılık değiştiren Jeanne Darc?ım ben. Bilim de radyolojiyi bulan madam Curie?yim ben. Futbolda Lale Orta derler adıma. Gizli bir dernekte ?Hemşire? diye anılsam da Florance Nightingale?dir adım benim, az hasta bakmadım cephede.
Başıma gelen her iyi şeyi mutlu bir rastlantı olarak görmem, soylu bir ruha sahip olmamdan ve alçak gönüllülüğümden ileri gelmiyor, bunun nedeni uzun süreli bir kölelik baskı ve zorbalığı benimsemiş olmamdandır. Bir ermişin değil bir delinin ruhu var bende. Benim para için evleneceğim söyleniyor oysa bu paralı kişiyi kendime aşık edecek kadar zekam var! Bazen masum bir çiftçi, emekli bir emekçi bazen de Güler Sabancı, öğretmen, memur, esnaf, işçiyim ben.
Rusya?da Katerina derler bana, Japonya?da Geyşa, Hindistan?da İndria Gandi, Pakistan?da Benazir Butto, Meksika?da Firida Kahlo, Arjantin?de Evita. Arabistan?da Ümmü Gülsüm İngiltere?de Thatcher demir lady, bir de Diana. Bir özge canım ben, üzülseniz de Leyla. Şairin fena halde Leman?ı ve karşılıklı ağlaştığı Müjgan. Hiç derdi bitmeyen Gönülüm, Firuzeyim ağlarım ben. Beşireyim (Hülya?nın annesi) bu yazıyı yazan Hülya?yım ben.
Kadında buluştu isimlerimiz sığdırabilirseniz bizi bir güne 8 Mart Dünya Kadınlar Gününüzü şimdiden kutlarız.

Değişim Gazetesi
(03.03.2003)

Yorumun ne olacak?