Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce

Yaşadığım günlerin  yol haritası ajandamda günler  atlasa dönüşmüş bu aralar. Yaptıklarım  ile  yapmak istediklerim bazen demir atıp, bazen de açıklarda iç içe seyir halinde, birbirlerinden bağımsız hareket edip duruyorlar vira vira?

Son günlerde hep  Duman şarkısını  Halit Sezai ? den dinlemişim mesela.

Hasan Ali Toptaş ‘ tan, onun büyülü sözlerinden öylesine etkilenmişim ki ; kıskanmak ile gıpta etmek arasında gidip gelmişim.

Defne Joy Foster ? ın ölümüne sandığımdan daha çok üzülmüşüm galiba.

Tunus ve Mısır ‘ daki  ayaklanmalardan yola çıkarak,benden başka Arapların da devrimci ruhu olduğunu farketmişim.

Son zamanlarda kanser hastalığını duymaktan ikrah etmişim.

İnsan hakları hakkında methiyeler dizerken “sadece hümanist olacak kadar düşük değil IQ seviyem” diyen Küçük İskender ‘ i sinsice takdir etmişim.

?Ben kin tutmayı aşktan daha yüce bilirim, aşk acısı silinir kin mezara kadar? sözünü söyleyene nedense sin kafla başlayan küfürler etmişim ama ?acı da olsa gerçek bu? deyip sözü bitirirken ?yiğidi öldür hakkını ver? sözüne bir selam göndermişim.

Uzun süredir en çok sevdiğim bitki kaktüs imiş..

Hayvanlardan en çok salyangozlarla göz göze gelmişim.

En çok Ali Taran ?dan; özellikle de ince esprilerinden etkilenmişim.

En çok ziyaret ettiğim site http://www.zaytung.com imiş.

Ağzımda kalan en güzel tat, yirmi beş yıldır et yemediğim günlere inat, tam 45 dakika beklemeyi göze alıp, yediğim Bursa ‘daki iskender kebabı.

En çok okuduğum köşe yazarı Ahmet Hakan olmuş.

En çok izlemek istediğim film , Halil Sezai ?nin sesinden bu kadar etkilenmişken doğal olarak; başrolde oynadığı film “İncir Reçeli” olmuş.

En çok etkilendiğim röportaj; Ali Poyrazoğlu?nun  Habertürk ?ün Pazar ekinde “reçel yapmanın aşk acısını dindirdiği” haberi imiş.

En çok beğenerek izlediğim DVD, İsveçli gazeteci Stieg Larsson?un yazdığı Milenyum Üçlemesi’ nin birincisi, Ejderha Dövmeli Kız.

Kendim için yaptığım en iyi şey, sevgili dostum Gülşah Çelik ?in sihirli elleriyle yaptığı osteopati kraniosakral yöntemiyle migren tedavisi olmuş .

Onlarla tüm dertleri erteleyip gülümsediğim, ikisi olmadan hayat nasıl geçermiş bilemediğim, Bengisu ile Bade sevgi çemberi oluşturmuş ben de bunu anladım.

Son zamanlarda yaptığım en saçma tartışma ; ” öte dünya var mı? ” tartışması imiş.

Bu tartışmada sorduğum en güzel ve ömür boyu cevabımı alamadığım soru ; “tanrı dünyayı yaratmadan önce ne yapıyordu” sorusu?

Aldığım en güzel yanıt ise ; “neden bu kadar soru soruyorsun hayata?”

Son zamanlarda en sık kulladığım cümle; “seninle yaşamak hayatı zorlaştırıyor?”

Birlikte görmekten en çok mutlu olduğum şey:  Birgün Ve Radikal gazetesi kitap ekleri.

Kağıt kalemle çizdiğim en son figür, elbette istek üzerine ; Kayu?nun  yakışıklı ve pazulu resmi olmuş.

En son havlu hediye etmişim.

Işıklı kitap ayracı hediye almışım(sevgililer gününde aldıklarımı yazmıyorum).

Son günlerde kulağıma gelen en gizemli söz ; ” …taa kalu beladan beri..”

Grimm Kardeşler ‘in masalından uyarlanan Rapunzel ‘ i anlatan, Türkçeye Karmakarışık olan çevrilen Tangled film çıkışında Sena ile Buşra ‘yı güldürmek için Leyla ‘ya şaka yaptığım ” Rapunzel sarkıt saçlarını tut Hülya’yı..” sözü üzerine sinemada yol gösteren çocuklardan birinin ” bana güle güle sarışın…” demesine hayli gülmüşüz.

Bir türlü anlaşılamayan ve bunun sonucu intihar eden ressam Frenhofer ?ın hayatı ve resimleri dikkatimi çekmiş son zamanlarda…

En çok şaşırdığım  şey  ise Pazartesi mevlid kandiline denk geldiği için bazılarının sevgililer gününü birgün önce  kutlamaları fikri olmuş ki hala şaşkınım. “Ne yardan ne serden mi” şimdi bu, yoksa; “modern çağın sevgi ile din anlayışı böyle oluyor demek ki “ diye kendi kendime yeni kaygılar edinmişim.

Bu özel günü kutlamak için en çok yapmak istediğim şey aksırıncaya tıksırıncaya kadar içmek?.

Sonra kendimi arındırmak için namaz kılmak…

Artık hangisi tutarsa…

Sevgililer gününde abimden aldığım hediyede yazan not : ” hayatındaki tüm erkeklerin sevgilisi olduğunu unutmaman dileğiyle ?”

Bu açık uçlu söz için aman Allah korusun diyorum,herkese Nietzsche sevgiler diliyorum.

14 Şubat Sevgililer Günü gibi mübarek bir günde kandil mesajı atacaklara  şunu yazmalarını öneriyorum:

?Kandil için elinden yoksa gelen, öpsün seni Zeki Müren? diyorum başka da bir şey demiyorum?

Hülya YALIM

www.hulyayalim.com


8 yorum yazıldı

  1. Hülya Yalım dedi ki:

    teşekkür ederim Filizciğim o senin güzelliğin şımartırken gururlandırıyorsun da 🙂

  2. av. Filiz Değer dedi ki:

    her zaman ki gibi insana ufuk açıyosun evet bu da vardı diyor insan kendi kendine…. diğerlrini bilmem ben kendimi bilirim bunu şimdi neden söyledim hülya abla, yazında hayata duyulan sevgi yi aldım hem de dibine kadar.. sen hayatı sevmeye devam ede dur biz de seni çoooooooookk seviyoruz. Bitanesin bunu bil.

  3. İsmet Nakipoglu dedi ki:

    Popüler kültür içinde düalist bir yaşamın her yerimizi sarmaladığının kanıtlarıyla bezenmiş yazınız. Çelişkilerin kulağını çekmeyi fazlasıyla başarmış.

    21. yy. gelinen nokta itibariyle küreselleşme ve modernleşmenin en üst seviyelerini zorlayarak yaşamaktayız. Toplumda var olan sosyal, siyasi, iktisadi ve kültürel sorunlara çözüm getirmek için ortaya atılan postmodernizim can simidi de ne yazık ki gerekli ilgiyi göremedi. Sadece kuru entelektüel bir gevezelikten öteye gidemedi. Toplumda yaşayan birey olarak bu hızlı yaşam sürecinde etrafımızı kuşatan benzer ve farklı uyarılarla işgal edilmiş durumdayız. Bu benzer ve farklı uyarıcıları algılayıp anlamlandırma süreci sancılı ve zahmetli bir uğraş olduğunu yaşamaktayız.

    Temeldeki gerçek çelişkiyi seküler ile ideal yaşam arasındaki kan uyuşmazlığına bağlıyorum. Bazen çatışan, bazen uyum sürecine giren bir olgu içinde bulunduğumuz toplumsal ve psikolojik atmosfer her ne kadar birini tercih etmemizi sağlıyorsa da ikisinde de vazgeçemediğimizi somut olarak görmekteyiz. Bir yandan duyular aleminin doğal nimetlerini bırakamıyoruz. Bir diğer taraftan da idealar dünyasıyla alakalı olan düşünsel kaygıları iliklerimize kadar hissediyoruz. Bu aynen şuna benzer. Mayo ya da bikiniyle denize girip günah işlenmekteyse, haşemayla denizime de girerim. Tanrıya karşı dinsel görevimizde ihmal etmemiş olmanın mutluluğunu da yaşarım, demektir?

    Bir taşla iki kuşu vurmak yerine; taşı suya atıp oluşan dalgaları izlemek daha keyifli olsa gerek 🙂 … Suya atığınız taşlarınız; dolayısıyla keyifli yazınız için sonsuz teşekkürler? 🙂

    En içten saygılarımla?

  4. Gılmansah dedi ki:

    Sanırım en çok Zeki Müren’e takıldım… 🙂 Önce içip, sonra namaza durmak!.. İlginç bir düşünce… Yakarışlar belki daha yakıcı olur diye mi!.. Yazı Picasso’nun tablosuna benzemiş… Nereye bakacağımı, hangi renkten, hangi çizgiden ne yorum yapacağımı şaşırdım doğrusu… Eline, yüreğine sağlık yazarım… Bir yazıda ancak bu kadar devr-i alem yapılabilir…

  5. Hülya Yalım dedi ki:

    @NilgüN beni şımartıyorsun Nilgün,
    o kadar çok gündem değişiyor ki yetişmek mümkün olmayınca şöyle bir ajandama bakayım dedim,sonra da bunu dile getirdim. Senin gibi değerli bir yazarın ?bu yazıyı neden ben yazmadım ki sanki? demesi bile yeterince onurlanmaya yeter. Teşekkürler Nilgün.

  6. Hülya Yalım dedi ki:

    @Tomruk CAN
    Bugünün Dünya Öykü Günü olduğunu doğrusu bilmiyordum sayenizde öğrenmiş oldum Tomrukcan. Size gelen mesaja bayıldım inanın. Eee! o vakit üç elham okumamız için üç ayrı nedenimiz var desenize 😆 😆 😆

  7. NilgüN dedi ki:

    son günlerde okuduğum en güzel yazıydı. su oldu aktı. muhteşemsin Hülya.Bu nasıl bir muhakeme gücü.
    benim ajandam: en son içimden geçen cümle “bu yazıyı neden ben yazmadım ki sanki”

  8. Tomruk CAN dedi ki:

    Hocam, bugün aynı zamanda Dünya Öykü Günü :))
    Sevgilisine mevlid kandili konulu öykü okuyanlar üç kere rafine sevaba girecekler diye bir kıssa dan hisse mesaj geldi bana :))

    Selamlar

Yorumun ne olacak?