Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce

Eylül ayına nedense hep hüzün yakıştırılır. Sararan yapraklar kurşuni bulutlarla dekor oluşturmaya başlayınca, sonbaharın bu ilk çocuğuyla hüzzam makamı tıpkı kanunun telleri gibi kışa doğruaheste aheste sizi sürükler.

Aslında bu muhteşem manzara ile hüzün bir kolunuza girmiş gibi gözükse de, diğer taraftan; siz  kolunuza giren hüzünle ilgilenirken, yeni dönemle birlikte yapacağınız planlar programlar sizi diğer kolunuzdan tutar.

Bu döneme ayak uydurana kadar neredeyse ay biter. Uyumsuzluğun hüküm sürdüğü bu zamanda, hava tahminleriyle bile bir türlü yakalayamadığınız mevsimi; üstünüze ne alacağınızı şaşırdığınızdan kah ince giysilerle titreyerek, kah kalın giysilerle uzaya çıkan kozmonot edasıyla selamlayarak karşılamak zorunda kalırsınız.

İşte bu kararsızlıkların, çaresizliklerin sonucu sanki aranızda gizli bir anlaşma var gibi ve tıpkı Alpay?ın şarkısı gibi, darbeleri ve miat yaratan terör saldırılarıyla psikolojik yıkım yaratmanın yanı sıra, hastalıklar da nedense hep ?EYLüL?DE GELİR.?

?Yapılacak şeyler ne kadar azsa vakit o kadar zor bulunur.? Sürekli vakitsizlikten dem vuran yaz molasından kış uykusuna dalanları bir tarafa bırakırsak, derinliğe girip kaybolanları da kendini tamamen çalışmaya verip hüznü ertelemeyi yeğleyenleri de yoklayan ağrıların, sancıların davetsiz misafir misali en sık ziyaret ettiği zamana denk gelir hep bu ay.

?Tüm Hastalıkların Zihinler Nedenleri? adlı kitaba göre;  aslında bu ağrıların, acıların nedeni ne sonbaharın serinliği,ne de sıcaktan soğuğa geçme aşaması… İnsanın kendi zihni.
Şöyle diyor kitabın yazarı Louise L. Hay; ?Hayatımızdaki tüm deneyimler gibi hastalıklarımızı da kendi düşünce kalıplarımızla yaratırız. Bu nedenle, bir hastalığı kalıcı bir biçimde ortadan kaldırabilmek için önce onu yaratan zihinsel nedeni çözüp halletmemiz gerekir.?

Yazar, şunu öğrendim diyor; ?Hayatımızdaki her rahatsızlığın ortaya çıkması için bir İHTİYAÇ vardır. Yoksa o rahatsızlığı yaşamazdık.?

Bedende en çok rahatsızlığa neden olan düşünce kalıpları kitaba göre :  ELEŞTİRME, KIZGINLIK, İÇLERLEME ve SUÇLULUK.

Kitapta verilen örnek ise şöyle; eleştirme eğer alışkanlık halini alırsa atrit (eklem iltihabı) gibi hastalıklara yol açabilir. (Öyleyse felsefecilerin bu hastalığa yakalanmaları kaçınılmaz).
Acı suçluluk duygusundan, ağrı ise sevgi ve destek bulma özleminden oluşuyormuş. Ağlayamamak sevgiyle görmeyi reddetme, ağız yeni fikirleri ve besini içine almayı temsil ettiğinden dolayı iltihapları dudakların irinli sözcükleri zapt etmeleri sonucuymuş.

Akne; kendini kabullenememe ve hoşlanmama, astım; boğucu sevgi, ateş; yakıcı öfke, bağımlılıklar; kendinden kaçış, baş ağrıları; kendini muteber görmeme, migren; kendini eleştirmeden olurmuş. Ayrıca bronşit; huzursuz bir aile ortamında baş gösterirmiş. Diş hastalıkları; uzun süren kararsızlıklarda, fıtık; kopmuş, uyumu bozulmuş ilişkiler ve yanlış yaratıcı ifadeden oluşuyormuş. Diz; gurur, kibir ve egoyu temsil edermiş rahatsızlıkları eğilmezlik, esnek olmama imiş.

Bunlar kitapta alfabetik sıraya göre sürüp gidiyor aklınıza gelecek her türlü hastalık kitapta yer alıyor.

 

HAMİŞ: Düşüncenin gücüne inandığım kesin ama bu kitabın dedikleri inanıp inanmamayı size bırakıyorum. Bundan böyle atasözümüz ; ?bana hastalığını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.”
(15.09.2003)

Hülya yalım

Yorumun ne olacak?