Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce

GeÇen hafta Özdemir İnce Hürriyet Pazar?da Tersi Düzü adlı kÖşesinde ?kimsenin sÖylemeye cesaret edemediği bir şeyi sÖylediğini iddia ederek, ?halktan kopmadan aydın olunamayacağını? belirtiyordu.
İtiraf niteliğindeki bu sözlerini irdelemeden kendisinin, yazarlığının yanı sıra şair, Çevirmen kimliğinden sÖz edip daha; ülkemizin gerÇek entelektüellerinden biri olduğunu belirtmeliyim.

Ancak bu gÖrüşüne katılmamama engel değil bu. Çünkü artık entelektüellerin FİLDİŞİ KULE?den Çıkmaları gerektiği ve ?sağırlar birbirini ağırlar? misali sadece birbirlerine gÖndermelerde bulundukları dÖnemi geride bıraktığımızı düşünüyorum.
Buradan, herkese hitap etme adına basit ve sıradan bir dilin kullanılması gerektiği, doğası gereği muhalefet eden, hiÇbir şeyi sorgulamadan kabul etmeyen onu bir bakıma o yapan bu Özelliklerden vazgeÇip yığının belirlediği değerlere uyum gÖstermesi gerektiği sakın ama sakın anlaşılmasın.
Nitekim ?halkın düşüncesi olmaz halkın ihtiyaÇları vardır? diyen Özdemir İnce?ye sormak lazım, bu ihtiyaÇlara yukarıdan bakarak halka inmeden Öğrenmek mümkün olabilir mi, bÖyle bir durumda ÇÖzüm yolu ne kadar yararlı olabilir?
?Budalalığın Keşfi? adlı kitabında Hilmi Yavuz Sabri ülgener?in bu konudaki gÖrüşlerinden şÖyle sÖz eder; ?yığınlar her zaman aydın eliyle işlenmeye hazır ve kolay yoğrulur bir hamur yumuşaklığı taşıdığını kabul etmez. Ona gÖre ?zevk ve alışkanlıkların uyuşmaz halde zıtlıklara dağılışı, başka dillere konuşurmuş gibi birinin Öbürüne meramını anlatamaması iki tarafı yabancı guruplara bÖler ve bÖylece diyalog imkansızlaşır.?
Aydının bütün Çabası nihayet kendi Çevresinde veya Çevreye en yakın halkalar arasında dÖnüp dolanan bir eko?dan hatta kendini oyalamaktan Öteye geÇmiş sayılmaz.
Çağımızın Önde gelen aydınlarından Edward Said ?Entelektüel?adlı kitabında ?entelektüelin bir gÖrevi de insan düşüncesini ve insanlar arası iletişimi kıskacı altına alan klişeleri ve indirgeyici kategorilerini kırmaktır? diyor. Her hale bu halktan koparak yapılabilecek bir şey olmasa gerek.
Bence diyor Edward Said ?entelektüel mümkün olduğunda geniş halk kesimine seslenir (onları küÇümsemez) bu kesim onun doğal muhatabıdır. Carez?in de dediği gibi, bir bütün olarak kitle toplumu değildir entelektüellerin meselesi; kamuoyunu biÇimlendiren, onu konformistleştiren, iktidardaki bir avuÇ Çok bilmişe güvenmeyi teşvik eden uzmanlar, eş dost gurupları düzen adamlarıdır.
Düzenin adamları belli Çıkarları gÖzetirler oysa entelektüeller şovenist milliyetÇiliği, şirketleşmiş düşünce müsveddelerini ve sınıfsal, ırksal ve cinsel imtiyazları sorgulayan kişi olmalıdır.
Ayrıca nabza gÖre şerbet vermek konuşulması gereken yerde susmak, şovenist kabadayılıklara, tantanalı dÖneklik ve günah Çıkartma tÖrenlerine rağbet etmek bir entelektüelin kamusal rolüne en Çok gÖlge düşüren tavırlardır.

Gramsci ise ?toplumda entelektüel işlevi gÖrenleri ikiye ayırmak gerekir? der:

1- Nesilden nesile aynı şeyi yapmayı sürdüren Öğretmenler, papazlar ve idareciler gibi geleneksel entelektüeller.
2- Entelektüellerin Çıkarlarını Örgütlemek, daha fazla iktidar daha fazla denetim gücü elde etmek iÇin kullanan sınıflarla ya da kuruluşlarla doğrudan bağlantılı olduklarını düşündüğü organik entelektüellerdir.
Bir deterjan ya da hava yolu şirketinin pazardan daha fazla pay kapmasını sağlamak iÇin teknikler geliştiren günümüz reklamcısı ya da halkla ilişkiler uzmanı, demokratik bir toplumda müşterilerinin rızasını kazanmaya, tüketicinin düşüncelerini yÖnlendirmeye Çalışan biri Gramsci?ye gÖre bir organik entelektüeldir.
SÖzlerimizi yine Gramschi ile noktalayıp gelin entelektüeli paraşütle FİLDİŞİ KULE?den yere indirelim, nasıl olsa bazılarının düşmesi bÖylelikle kaÇınılmaz olacak. ?Bütün insanlar entelektüeldir ama herkes entelektüel işlevi gÖrmez.?

(28.09.2003)

Yorumun ne olacak?