Öyle ” ya çemberin içindesindir ya da dışında “ gibi beylik sözler edenleri pek arar olduk şu aralar?
Tarihimizi anlatan dizilerle; hazır biraz da Osmanlı mosmanlı, haremle mahremle karışıkken kafalar, üstüne bir de ucube mucube ile yapılırken sanatlar…
Porno tez ile ilgili sürerken tartışmalar…Çemberin neresinde olduğumu bilmeksizin elbette taraflı ,ancak mümkün olduğunca nesnel, “Hür Adam” filmine gittim. Üstelik beğendim.
Pasif direniş gösteren her adamı sevmemden dolayıdır, belki de filmi beğenmem. Sırf bu yüzden yıllar önce Hayatımın Adamları adlı yazımda Mahatma Gandhi ‘yi de adamlarım arasında saymıştım.Filmde Said Nursi ‘ nin yaşamını izlerken Gandhi ‘ yi gördüm bir ara, bir arada Sokrates ‘ i, az biraz da Sitharta ‘ yı …
Her cenah kendi mitini,kendi kutsalını dile getirirken,ona doğa ötesi atıflarda bulunmak yerine, onu hakkıyla yücelte bilse keşke… Hep tersi oluyor, kolaya kaçılıyor nedense… Burada da durum değişmiyor işte… Birkaç putlaştırıcı öğe olmazsa, filmi cemaat dışında kalan tüm cemiyete önerebilirim .
Said ? in çileli yaşamında yolculuğa çıkan başrol oyuncusu Mürşid Ağa Bağ ‘ ı çok ama çok beğendiğimi söylemeliyim. Bu rolü kabul ettiği için Mürşid Ağa Bağ’ı eleştirenlere, doğrusu ne diyeceğimi bilemiyorum. Hani sanatçı kılıktan kılığa giren onu yorumlayandı, yarın Mürşid Bey örneğin Mustafa Suphi ‘ nin rolüne girerse gerçekten sanat yapacak sanıyorlar öyle mi? Sanatçı kılıktan kılığa girebilir ama bu kişiler bir uçtan bir uca olmak zorunda değil…
Sanatçı da taraftır, düşünce olarak kendisini yakın gördüğü kişinin rolünü kabul etmek en doğal hakkıdır.Ya da tersi, sadece büründüğü rolün hakkını vermek için canlandıracağı kişinin seçimi, tercihi tamamen onun olmalıdır.
Tarihte Saitler ‘ i karıştıranlar oluyor ki, filmde Şeyh Sait İsyanı ile Said Nursi ‘ nin ayrı olduğunun altı birkaç kez çiziliyor. Nedeni belki de Said Nursi ‘ ye zaman zaman Said Kürdi denmesi olabilir.
Filmde türlü zulme uğrayıp da ?öcümü almayın? diye vasiyet eden, ?menfi insanlar varsa onlarla mücadele edin ama Türklere kılıç çekmek haramdır? diyen Said Nursi ?ye şapka çıkartmak yerine ,gördükleri yerde deyim yerindeyse ıstavroz çıkarıyorlar nedense.
Çünkü insanları, özellikleri de gençleri peşinden sürükleyen bir nevi lider Said Nursi ; özellikle dış mihrakların sistemli bir şekilde İslam inancını zedelediği kanısında… Bu konudaki rahatsızlığını belirtirken ; ” bana sen şuna buna niçin sataştın diyorlar.. Farkında değilim… Karşımda müthiş bir yangın var, alevleri göklere yükseliyor,içinde evladım yanıyor… O yangını söndürmeye imanımı kurtarmaya koşuyorum…” derken diğer yandan da düşündürüyor.
Katılıp katılmamak bir yana,gerçekten yaşanılan olaylarda memnuniyetsizliği dile getirmek için, son derece samimi olarak sarf edilmiş geliyor bu sözler bana… Samimi sözünü eylemleriyle gösterene saygı duymamak mümkün mü?
Fikir sahibi olsak da, zikir sahibi olsak da insan olarak samimi olmayı vaat edebiliriz ama tarafsız olmayı asla….
Filmde beni etkileyen sahnelerden biri de, Said Nursi?nin hiçbir şekilde hediye kabul etmemesi… Nursi ?nin takdire şayan bu hareketinin, ilim verenlerin para almak dinen men edildiğinden dolayı, hediye adıyla aldıklarını meşrulaştıran din adamlarına örnek olmasını dilerim.
Hele bir de Tanrı’yı cenneti için değil,inandığı için sevgidiğini belirtmek için söylediği ?yaşasın cehennem? diye bağırdığı bir yer var ki ; çileli yaşamına rağmen ilkelerinden ödün vermeyen Said Nursi ?nin filmine belki de ?Hür Adam? ismi verilirken bu sahneden ilham alınmış olunabilir.
Aslına bakarsanız Said Nursi ?nin filmde Atatürk ?ün karşında ayak üstüne ayak atmasından çok Atatürk ?ün teklif ettiği dinle ilgili ?iyileştirme? sözünün daha çok tartışılması gerektiğine inanıyorum. Çünkü filmin sonlarında Atatürk ?ün Türk halkına Kuran ve hadisleri takip etmelerini özellikle tavsiye ettiği söyleniyor.
Dolayısıyla kafam karışıyor. Dinde ?iyileştirme? talep eden biri nasıl oluyor da, Kuran ve hadisi takip edin diyor. İşte burası bana biraz karmaşık geliyor.
Filmin şaşırtan sahnelerinden biri de İngiliz bakanın sözleri? Şöyle diyor bakan: “Türklere öyle bir sistem getireceğiz ki ; ellerinde Kuran olacak ama ne yazdığını anlamayacaklar.” Oysa sözü edilen dönemde halkın konuştuğu dil Arapça değil Osmanlıcadır malum.Dolayısıyla Osmanlıca bilmekle Kuranı anlamak mümkün değildir.
Sonuçta, tarihsel zenginliğimizde ve kültürel mozaiğimizde zaman zaman başroller değişse de, genel anlamda durum pek de değişmiyor. Dolayısıyla çemberin içinde misin dışında mısın bazen hiç fark etmiyor. Galiba çember değil de içinde bulunduğumuz mekan gerçekten oynatıyor.
Hülya YALIM
Ya dışındasındır çemberin
ya da içinde yer alacaksın..
Kendin içindeyken,kafan dışındaysa
Çaresi yok kardeşim
Her akşam böyle yazıp kederlenip
Mutsuz olacaksın..
😆 😆 😀
Filmi daha izlemedim ama bu yazıdan sonra izleyeceğim kesin.!!!!!!
@İlhan Yalım
Yazıyla ilgili yorumların için teşekkür ederim .Ben de senin gibi düşünüyorum samimi olarak düşüncelerimizi paylaşmak cesaret değil olması gereken aslında… Gel gör ki çark böyle işlemiyor,insanlar başka şeyler söyleyip sözlerinin aksine bir davranış sergiliyor. Bu biraz hoşgörüsüz olmamızdan da kaynaklanıyor sanılıyor ama hayır bence işin aslı böyle değil.
Politik davranmaları işlerine geliyor, çünkü kişisel çıkarları herşeyin üstünde tutuyorlar…
Dünyayı makyaşsız resmetmek ise senin gibiler oldukça pekiala mümkün 😛
Yorumunu okumadan önce Filmi Eşimle birlikte izlemiştim. Gerçekten Tebrik ediyorum cesur yorumun için, Tam isabet. Keşke herkes samimi olsa rol yapmasa.Kısacası maskelerimizi çıkarabilsek.Dünyayı makyajsız resmeylesek.Mürşit Ağa Bağ senide Tebrik ediyorum.
“Ağzı olan konuşuyor!..” deyimini ister istemez hatırladım… Bu ülke insanının en komik ve ironik yönü bu galiba… Bilen de konuşuyor, bilmeyen de… Kendi adıma mutluluk duyuyorum… Said-i Nursi’yi, Kanuni Sultan Süleyman’ı ve belki ilerde değişik yönleriyle Atatürk’ü cesurca konuşan, tartışan ve hazmeden, farklılığı kabullenen bir toplum olmaya doğru gidişi olumlu buluyorum…
Filmi izlemedim, ama izleyeceğim… Hem tarihçi hem de edebiyatçı olmam hasebiyle, Saidi Nursi’yi, Kanuni Sultan Süleyman’ı (gündemde oldukları için sadece bu iki örneği veriyorum) genele göre iyi bildiğimi, tarihi belgeler ışığında genele göre daha sağlıklı tahlil edebildiğimi ifade etmek isterim.
Şeyh Said ile Saidi Nursi’yi birbirine karıştıranların hayli fazla olduğunu biliyorum. Muhteşem Yüzyıl dizisini izleyen canım halkımın, Osmanlı Sarayını ve Haremini dizideki gibi algılamaya başladığını biliyorum… Ama gerçekler asla öyle değil…
Sadece şunu söylemek isterim ki; “yasaklar, tabular ve önyargılar kaltığında, Türkiye Tarihi yeniden yazılacaktır…
Saidi Nursi’nin hayatı, gerçek müslümanlara ve din alimi olarak bilinenlere ve iyi bir müslüman olmak isteyenlere mükemmel bir örnektir. Şimdiki din adamlarına, tarikat şeyhlerine, cemaat liderlerine baktığımızda onlarca, yüzlerce olumsuzluğu görmemiz ve bu yanlışlıklara bakarak dini, dindarları ve islamı yargılamamız kaçınılmaz olacaktır.
Sevgili Yazarımızın böylesine mükemmel bir yazıyı kaleme alması, ve son derece doğru tespitlerde bulunmasını takdirle karşılıyorum. Saidi Nursi’yi oynayan Murşit Ağa Bağ’ı da kutluyorum ve elbette sanatı adına canlandırdığı karekteri en iyi şekilde oynadığına inanıyorum.
Son olarak, ümid ederim ki, bizler yeni bir şeyle karşılaştığımızda, tabulaşmış önyargılarımızla değil, anlama, doğrusunu öğrenme ve saygı gösterebilme erdemleriyle hareket etmeyi öğreniriz.
bu filmi seyretmeme rağmen
sevme nedenimi bulamadım
@Mürşit
Ben de yorumunuz için teşekkür ederim Mürşit Bey,
sizin uyarınız üzerine daha açık anlaşılması açısından “kendisini” yerine Mürşit Ağa Bağ olarak düzelttim.
Said Nursi rolünü kabul etmekle ilgili eleştiriler aldığınızı okudum, buna istinaden sanatçının da taraf olma hakkından yazıda söz ettim.
Bundan sonra seçeceğiniz rolü merakla bekleyeceğim.
Tekrar tebrikler!
Öncelikle yorumunuz için teşekkür etmek isterim. (Bu rolü kabul ettiği için kendisini eleştirilere doğrusu ne diyeceğimi bilemiyorum.) bu kısmı anlıyamadım.
Genel eleştirinize bir cevap olurmu bilmem ama şundan herkez emin olsun ben hiçbir rolden korkmam ve hakkıyla oynamaya çalışırım. tekrar teşekkür ederim.
Mürşit Ağa Bağ
Filmi daha izlemedim ama bu yazıdan sonra izleyeceğim kesin.
?yaşasın cehennem? sözü filmi izlememe rağmen içimi titretti.
Tanrının cennetini değil, varlığını sevmek…
Şimdinin kafasında ki ibadet mantığına ne kadar da ters düşüyor di mi?Tanrıya, kendi çıkarı olan cennet için ibadet ediyor millet…
Doğru din, doğru insan…
İzleyeceğim =))