Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce

Sus dedi biri…Sus sözünü okuyan kişi sözlü ikazı emir kipi olarak algılamadan duraksadı bir an yazıların ahengi kendi içinde yüksek bir sese karşılık geliyordu zaten .

Dolayısıyla sus yazısı sessizliği bozmaktan başka bir şeydi sanki tıpkı tersinden okunması gibi aynı şey demek olup farklı bir yerden okunmayla anlamıdeğiştirmiyordu yazık ki Cehenneme ve şeytana tercih ettiği insanı çağırmak garip gelmişti . sus diye emir vermek değildi niyeti?

Her zamanki gibi kelimelere takılmıştı anlamı hiçe sayarak sus diyen kişi oysaki susması istenen diğeri ise farklı bir şey demeye kalkmıştı ama yine de bu sözleri tebessümle karşılamıştı çünkü sus diyen kişinin de iyi bildiği gibi her davet icabet gerektirmeyebilirdi.

Arada hatır(a)lar olmasaydı.

Susması şiddetle istenen diğeri beş dakika fırça modundayken kelimelere takılmadığını düşünüyordu sus diye seslenen kişi.Çünkü sözlerin her biri yüreğine ayrı ayrı saplanıyordu.

Rimelini silerken susması istenen diğeri gözüne bir nazar bile değmediğini acıyarak fark etti ve bunu dile getirmeden bilinsin istedi.Bu duygu öyle bilinmeze gidecek cinsten bir durum değildi. Bu sefer sözler değil gözler devreye girsin istedi bir an .Sonra birden dilinden dökülü verdi. Dökülen sözlere hazırlıksız yakalanmış ve bu durum karşısında susmuştu sus diye emir veren kişi gelen sesi de kalbine gömerek?

Bir sus kelimesinin nelere mal olduğuna şaşırarak ufacık sözlü derin anlamlı bu sözden nelerin çıkarıldığına şaşırmıştı şaşırmasına fakat nedenine de inmek istemiş çok kısa süreli bu taksim sonucunda insan filozof olmayı görsün deyip rahatlamıştı karşı tarafla alay eder gibi gelen bir ses tonuyla kendine içten bir tebrik sunarak. En çok duyduğu filozof Sokrates?ti ve bu adamın ne yaptığını bir yerlerde okuduğunu hatırladı.

Kendisini Sokrates gördüğü kişi tevazü gösterip farkında olmadan tıpkı onun gibi maunetik yöntemi uygulamış ama karşısındaki çok erdemli olduğu için doğurmuşta doğurmuş diyordu . Haklı olduğunu görmesini istedi. Bunu kendinin fark etmesi ne kadar güzel demişti içinden.

Onun erdemli olduğunu yeni öğrenmemişti biliyordu bilmesine ama bunu kendinin görmesi onu daha da gururlandırmıştı nedense?

pır küpür! küt küt! kısık kısık! küp küp !kat kat !çat pat !şapur şupur! şurup şurup !tik tak !din dan don STOP!

Gönlünün ta derinliklerinde uyuyan bir prenses gibi onun sesiyle uyanacaktı ve uyandığında eskisinden daha iyi olacaktı mutluluktan gözleri ışıldayacaktı. Böyle bir Güzelliğin bir benzerini yaşamamış olacaktı çok uzakta bile olsa sevgiyi tanıyıp yanında yatıracaktı.

Güneşin battığı yerden hoşlukla gelmişti ilkin kutsal değildi sadece aşkındı aynı zamanda karanlıkta parıldayan bir kandilden farklıca adeta ay ışığı gibi gelmişti ona .

Şimdi asıl mesele bu aydınlığı geniş bir zamana yaymakta kalmıştı sıra buna gelmeliydi artık bunca bekleyişten sonra önceki gibi bunu beklemekle yetinilmemesi gerekiyordu. Eylemle de bunu gösterme zamanı gelmişti öyle ki bunu gerçekleştirecek eylem devrim niteliği taşısa bile…

Hülya Yalım

05.08.2006

Yorumun ne olacak?