Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce

‘Acı Tanrı?nın megafonu’ ise arzu nesnesi de Tanrı?nın dürbünündeki merceğe bazen tesadüf de olsa takılanlardır.

Sadece güzel ve farklı olmayı değil, ünlü ve ayrıcalıklı olmayı hayatlarının anlamı haline getiren bu arzu nesnecikleri, acaba doğuştan mı şanslılar, yoksa bazı konularda bir takım özel yeteneklere mi sahipler? Sonuç ne olursa olsun gerçek şu ki; arzu nesnelerinin hepsinin bir kullanım tarihi olduğu.

Arzu nesnesi ile onu arzulayan özne arasında sürekli bir zaman açıklığı olduğu görüşüne, arzu nesnesi olan kişilerin en azından çoğunun bulundukları yerlere yoklukları sayesinde geldikleri ve hedefe varıldıktan sonra büyünün bozulduğu düşünüldüğünde katılmamak mümkün değil.

Mevcut sistemle birlikte sıklıkla karşılaştığımız arzu nesnelerinin spor ve siyasetteki spesifik örnekleri bir yana bırakırsak, çoğunlukla temsilcisi kadındır. Reklamlarda, filmlerde, bir çok gazetenin son sayfasının değişmez karesi cinsel obje kadın, erkeklerin ilgilerini çekmek adına her zaman baş köşede yer alır.

Burada önemli olan duyguları harekete geçirmektir. Bu görevin nasıl yerine getirildiği hiç önemli değildir.Önemli olan öznenin mental ussal olarak değil, güdüsel zafiyetini kârâ çevirmektir.

Antik Yunanda insan düşünen siyasi bir hayvanken şimdilerde arzu nesnesinin peşinde koşan insan olmuştur.

Baudrillard?a göre ağırlık merkezimiz libido iktisadına doğru kaydırılıyor. Nasıl ki tarihte hayranlıklara ve dinsel tutkulara, kurban törenlerine ve isyanlara tanıklık eden sıcak kalabalıklar var olmuşsa şimdi de arzu nesnesi yaratmaya kapılmış soğuk kitleler var.

Peki ama sürekli değişen ve gittikçe karmaşıklaşan dünyada ?özne?liğinden sökülüp arzu nesnesi olmak böylelikle de toplumun güdülerinin aracısı olmak ne kadar kalıcı olabilir ki? Başka bir deyişle kendi gerçekliğinden uzaklaşan bu arzu nesneleri ne kadar ışık yakabilirler ki?

Arzunun örgütleniş ve çözülüş hızı eşit olsa gerek her halde?
?Starlığın kuralları da toplumun arzu nesnesi olarak kalabilmenin ince hesaplarıyla biçilmiştir? deniyor. ?Mal olmak? deyimi her ne kadar tuhaf olsa da bu nedenle sürekli dile getirtiliyor.

Baudrillard, modern zamanlarda kitlelere yalnızca iki büyük olayın baştan çıkardığını bir anlamda arzu nesnesi olduğu görüşündedir. Bunlardan ilki starlığın beyaz ışığı, ikincisi ise terörizmin kara ışığı.

Ona göre yıldızları gibi starlar ve teröristler eylemler de yanıp sönerler çevrelerini aydınlatmazlar. Aniden göründükleri ve pek yakında gözden kayboldukları bilindiği için büyüleyicidirler. (Her ne kadar kendisine kuramsal terörist dense de Baudrillard?ın bu yazıyı aydınlattığı kesin.)

Ancak bu beyaz ve kara ışıkların yanı sıra felsefede ?altınorta?, İslami terminolojide ?siratil müstakim?, ?Dante?ki ?araf?, halk arasında ?orta yolcu?, Aziz Nesin?in diliyle söylersek ?sağcı solcu değil, ortadaki futbolcu? olmak üzere bir çok alternatif gri ışıkları hatırlatıp sözü filozofumuza bırakalım:

?Starların ölümü onları rituel ilah olma halinin bedelidir.?

Hala ne bekliyorsunuz? Arzu nesnesi sizi çağırıyooooo!..

Hülya YALIM

01.01.2005

milliegitim.net(uygulanan sansür nedeniyle yazı yazar tarafından çekildi

bugüne kadar yayınlanmadı)

Yorumun ne olacak?