Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce
Düşünceler Düşünce » 2010 (Page 2)

İçinde bulunduğumuz dünyayı ve toplumsal ilişkiler bütünü anlamak için, tarih boyu çeşitli kavramlar ön plana çıktı.

Yaşamın içinde yer alıp bir şekilde üretimde bulunan hemen herkes başta kendini oluşturmak adına,  bazen fikriyle bazen zikriyle bu kavramların içinde yer aldı ister istemez.

 

Geçmişten günümüze dek gündelik hayatın en sıradan ortamları  bile  çağın oluşturduğu kavramsal  güç tarafından belirlenmekte. Gelecekte de böyle olacağı yüksek olası.

Modern dünyada ön plana çıkan bilgi ve değişim kavramları ilerlemede çağı belli bir sürede temsil edip taşıdı, ancak; süreç içerisinde bu kavramlar bir şekilde yetersiz kaldığı gibi, zaman zaman da karışıklık yarattı.

Örneğin bilgi- bilgi olmayandan ayrıştıkça o kadar küçüldü ki; neredeyse bilimsel bilginin içine gömülmek üzere.

Değişim ise, çürümenin bir değişim olduğu göz önünde bulundurulduğundan, zamanla  gelişim olmayan değişim, değişim sayılmamaya başladı.

Artık yeniyi ve farklıyı oluşturmak yeni kavramlar üretmek için yaratıcılık gerekli.

Çünkü yaratıcılık sınırları olmayan bir öğreti ; üstelik bilim ve meslekler üstü kurguya sahip.

Hal böyle olunca, duyguların ve sezgilerin doğru bilgi ve motivasyonla birleşmesi anlamına gelen bu kavram , hayatın her anında  ve her yerinde olması gerektiği anlaşıldı. -Devamı »

Keşke kelimelerin gücü yerine, taşların sırrına inanabilseydim ben de.

Sözlerin sihrine dalmak yerine, taşların özelliklerini ruhsal durumuma göre kullanabilseydim, büyük bir hevesle?

Olmazlarım değil; Elmas?larım olurdu belki de, Firuze ,Yeşim, Zümrüt,Safir, Ametist, Akik, Mercan, Opal,Topaz, İnci,Kaplan Gözü v.s ?  Oysa hep diş taşım oldu benim.

Hücre yenileyen, ağrı gideren, taşlara inanmak  yerine,  Mihenk Taşı diyebileceğim nice kitaplarla, kim bilir kaç inanç çürüttüm ben.

Hiç bir kolyeyi boynuma takıp da, vücudumda bir  Aura oluşturacağına, böylelikle elektronik araçların yaydığı; radyasyonlardan korunacağıma, inanmadım nedense… -Devamı »

Bir asi ruha, isyankar düşünce yakıştırılır.

Eleştirel bakışa, kışkırtıcı söz,

sorgulayan zihine, zorlayan dil.

Devrimci düşe, direnç gösteren irade…

Kırmızı çizgidedir bunlar,

yani  tehlikelidir.

Nedense;

niçini araştırır.

Eylemse; gayeyi anlamaya çalışır.

 En küçük ayrıntıyı bile önemser,

hemen herşeyi, dayandırmak ister,

tesadüfe mahal bırakmaz.

Mutlaka yeter sebep ilkesi arar,

gözlemle yetinmez,

bilgiyi ,gerekçelendirmeyi ilke edinir.

Derken, anlaşılırsa; bilim adamı olur,feylozof olur.

destekçi bulursa alim olur,kahraman olur.

Anlaşılmazsa; deli olur, kafir olur.

Destekçi bulmazsa; maskot olur, soytarı olur…

-Devamı »

Doğru okuyorsunuz, hayır demenin dayanılmaz hafifliğini yaşıyoruz.

Biz hayır dedik bu yüzden içimiz son derece rahat.

Her nekadar kurunun yanında biz de  yansak da, beğenmedik

eleştirdik ama izin vermediniz deme özgürlüğümüz var böylece.

Ne bir parti, ne de bir fraksiyon etkisi…

Kişisel tercihle hayır dedik size.

Ne Türk toplumunun aptallığıyla ilgili Aziz Nesin ‘ i referans göstereceğiz,

ne de, Kıta Avrupası’ na ilahi tebliğmiş gibi, selam vereceğiz.

Kıta Avrupasından kasıt, elbetteki  bazen ;Pensilvanya bazen okyanus ötesi olarak zikredilen Amerika.

Ne Kırık Testi ‘miz var bizim , ne de Haliç de yaşayan Simonlar’ımız,

ne Dokuz Işık bağlar bizi,

ne de şimdi anlamında zedelenmeler olan Altı Ok.

“Bir gemiciğimiz bile yok anlıyor musunuz?”

Yoksa bu tufanda kalırmıydık hiç. -Devamı »

Kendinedir insanın önce mücadelesi,

kendinden terk birine Barışı anlatmak ne zor…

Bazen şah bazen mat da olsa,

aslında kendinden çıkıp, kendine varır  her hamlesi…

İnsan eksiklerini sorun etmeden,

yokluğu manevi hazlarla giderebilir mi ?

Ya da tam tersi, varlığı böbürlenmeden hazmedip

paylaşımdan yana olabilir mi? -Devamı »