Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce
Düşünceler Düşünce » 2007 (Page 8)

İstanbul?da doğmak, ?İstanbullu olmak?için yeterli mi?
Ya da İstanbul?da yaşamak, ?İstanbullu olmak? demek mi?
İnsanların birbirlerine sordukları ?nerelisiniz?? sorusunun karşılığında alınan cevabın ?İstanbulluyum? olması, o kadar sıradan ve yetersiz bulunur ki, ?Peki ama hemşehrim esas memleket neresi? Kökeniniz nereye dayanıyor?? gibi sorular da peşi sıra gelir. Çünkü hemen herkes çok iyi bilir ki, ?İstanbul da doğmak İstanbullu olmaya eşdeğer? değildir. İsterseniz yedi kuşak İstanbullu olun hiç fark etmez… Yapılan araştırmalarda, İstanbul?da yaşayan % 79 oranında İstanbullunun, kendini bu şehirli saymadığı belirtildi. Araştırmanın içeriğinde yer alan bir diğer bilgi ise, İstanbul?da en çok Sivaslıların ve Malatyalıların yaşadığı, Malatyalıların bir diğer özelliği de derneğe sahip olma rekorunu ellerinde bulundurmaları yönündedir. Hatta Malatya?nın bir kasabasının 70 köy derneği olduğu saptanmış.
Haberin ilginç olmasının yanı sıra, son derece düşündürücü olan yanı da; ?Bu insanların, İstanbul?da yaşamalarına ve hayatlarını idame ettirmelerine rağmen, kendilerini İstanbullu hissetmemeleri değil, İstanbul?un, değişik illerden gelenlerin kendi beldelerini yaşatmaları için bu kadar örgütlenirken, bir dernek çatısı altında buluşup, bu konuda uğraş vererek psikolojik olarak bu ismin altında ezilmeleridir.? -Devamı »

Geçen hafta İstanbul?da İstanbullu olduktan sonra bu kavramı genişleterek artık Avrupalı olduğumuzu söyleyebiliriz.
Her ne kadar Avrupa Birliği?nde ismimiz henüz zikredilmese de, bir yanımızda Avrupalı olduğumuz sadece coğrafi anlamda bile bakıldığında kaçınılmaz bir gerçek.
Ancak; Avrupalı olmak düşünce yapısıyla, dünya görüşüyle, belli bir anlayışa sahip olmayı neredeyse bir kabul olarak görmeyi de gerektiriyor. Peki ama, nedir bu Avrupalı olmak düşüncesi? Ve bizler bu düşünceyi yeterince tanıyor, biliyor muyuz? Deyim yerindeyse, hayatımıza bu düşünceleri sindirmeye hazır mıyız?
Avrupa denilince akla öncelikle bilim, teknoloji, laiklik, rasyonalite ve çağdaşlık, gibi klasik kavramlar değil; bunların hepsinin yaratıcısı, başka bir deyişle mimarı ?özne? kavramı gelmelidir. -Devamı »

Sadece felsefeciler olarak değil, Türk kamuoyu olarak önemli bir haftayı geride bıraktık. Çünkü geçen hafta en çok konuşulan ve gündemde olan iki haber vardı. Biri Erdoğanlar?ın düğünü, diğeri ise üzerinde önemle durulması gerektiğine inandığım felsefe kongresiydi.
Bu iki olayın ilginç yanı ikisinin de aynı günde, aynı yerde olmasıydı. Her ne kadar kongre bir hafta süreyle devam etse de ilk gün, üzerine daha çok konuşulan gündü.. Hatta Erdoğanlar?ın düğünlerinin adını ?Felsefi Düğün? koyanlar bile oldu. -Devamı »

Bir arayışın, türlü girişimlerin, dur durak bilmeyen ?bir beklentinin, ya da ümit edişin ve kötü deneyimlerin yüze çarpması sonucu bir kayboluşun varoluşla çarpışması ve bu çarpışmanın bıraktığı izlerin, acıların adresi olmadığı için sürekli ?bulunamadığı?, ?bulunamadı? diye üstünüzde tıpkı bir zarf gibi taşıdığınız pulların ağırlığının zarfı geçmesiyle, hacminiz arttıkça bir elem bir keder sağanağı içinde boğuşunca, hangi acıyı hangi zamanda ve hangi mekanda edindiğinizi bilmediğinizden dolayı, bunları bırakabilecek yer ararken ?azami yük?, -Devamı »

GeÇen hafta Özdemir İnce Hürriyet Pazar?da Tersi Düzü adlı kÖşesinde ?kimsenin sÖylemeye cesaret edemediği bir şeyi sÖylediğini iddia ederek, ?halktan kopmadan aydın olunamayacağını? belirtiyordu.
İtiraf niteliğindeki bu sözlerini irdelemeden kendisinin, yazarlığının yanı sıra şair, Çevirmen kimliğinden sÖz edip daha; ülkemizin gerÇek entelektüellerinden biri olduğunu belirtmeliyim.

Ancak bu gÖrüşüne katılmamama engel değil bu. Çünkü artık entelektüellerin FİLDİŞİ KULE?den Çıkmaları gerektiği ve ?sağırlar birbirini ağırlar? misali sadece birbirlerine gÖndermelerde bulundukları dÖnemi geride bıraktığımızı düşünüyorum. -Devamı »